SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SAVM BAHSİ

<< 2340 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكَّارِ بْنِ الرَّيَّانِ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ يَعْنِي ابْنَ أَبِي ثَوْرٍ ح و حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ يَعْنِي الْجُعْفِيَّ عَنْ زَائِدَةَ الْمَعْنَى عَنْ سِمَاكٍ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ جَاءَ أَعْرَابِيٌّ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ إِنِّي رَأَيْتُ الْهِلَالَ قَالَ الْحَسَنُ فِي حَدِيثِهِ يَعْنِي رَمَضَانَ فَقَالَ أَتَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ قَالَ نَعَمْ قَالَ أَتَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ قَالَ نَعَمْ قَالَ يَا بِلَالُ أَذِّنْ فِي النَّاسِ فَلْيَصُومُوا غَدًا

 

İbn Abbas (r.a)'dan; demiştir ki:

 

Bir bedevi Rasûlullah (s.a.v.)'e gelip;

 

Ben hilâl'i -Hasen rivayetinde; yani "Ramazan hilâl'ini" der gördüm, dedi.

 

Bunun üzerine Rasûlullah -(s.a.v.);

 

"Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik eder misin?" dedi. Adam;

 

Evet, dedi.

 

Rasûlullah (s.a.v.);

 

"Muhammed'in, Allah'ın Rasûlu olduğuna şahitlik eder misin?" dedi. Adam;

 

Evet, diye cevap verdi. Hz. Peygamber;

 

"Yâ Bilal, halk'a ilan et, yarın oruç tutsunlar", buyurdu.

 

 

İzah:

Nesâî, siyam; Tirmizî, savm; İbn Mâce, siyam; Darekutnî, Sünen, II, 158; Hakim, miistedrek, I, 424; Bey ha kî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 211.

 

Hadis-i şerif, bir kişinin şahitliği ile ramazan ayının girdiğine  hükmedileceğim gösterir.Bu  meselenin tafsilatlı izahı babın son hadisinin şerhinde gelecektir. Yalnız burada Hz. Peygam-ber'in adama önce Allah'a daha sonra da kendisinin Peygamberliğine inan­cının olup olmadığını sorması üzerinde duracağız.

 

Hz. Peygamber'in halka orucu ilan etmeden önce bunları sorması, hilâli gördüğüne şehâdette bulunanın, müslüman olmasının şart olduğunu gösterir. Yani gayr-i müslimin hilal konusundaki şahitliği muteber değildir.

 

Rasûlallah'ın adamın âdâlet yönünü araştırmaması, hilali gördüğünü iddia eden adalet şartının aranmasını gerektirmez. Çünkü hadisin zahiri, adamın o esnada müslüman olduğunu, gösterir. Müslümanlığı da önceki günahlarının tümünü siler. Dolayısıyla adamın kelime-i şehâdette bulun­ması, onun adaletine delildir. Şayet adamın daha önceden müslüman ol­duğu kabul edilirse o zaman söylenecek şey, tüm sahâbîlerin âdil oldukta­ndır. Yani hilâli gördüğüne şahitlik yapanın âdil olması şarttır. Adaletin birçok tarifi yapılmıştır. En meşhuru ise; "Hasenatı seyyiâtından fazla olan âdildir" tarifidir.